Delme Ve Delik İşleme Takımları
Döner aletler kullanarak delik açma ile ilgili çeşitli terminolojiler vardır. Bir delik delinebilir ya da işlenebilir.
Tığ, delgi ve hatta kollu burgu ile bile delikler açmak mümkündür. Tığ bilinen en basit delik açma aracıdır. Çünkü iğne şeklindeki yapısı malzemeyi çıkarmadan bir tarafa itmesini sağlar. Bununla birlikte matkap, delgi ve kollu burgu, delik açmak için kesici kenarlara sahiptir.
Metalde açılan delik genellikle küçüktür. Son işlem sırasında genişler ve kullanım boyutuna ulaşır. Delme işlemi için genellikle yüksek hız ve düşük tork kullanılır ve takım her dönüşte delik yüzeyinden çok az bir malzeme kaldırır.
Düşük hız ve yüksek tork ise, bitirme işleminde kullanılan takımın matkap çapından geniş olması nedeniyle işlemin karakteristik özelliğidir.
İlk delikli kabuk, fildişi, boynuz, kemik ve diş nesneleri üst paleolitik dönemde elde edildi. Ancak deri ve ahşap gibi nispeten yumuşak malzemelere delik açmak için kemik ve boynuz kıymıkları kullanıldı. Daha sert malzemelere nasıl delik açıldığı halen çeşitli tartışmaların konusudur. Çakmak taşından yapılan araçların iki taraflı yontularak keskin uçlar elde edildiği ve yavaşça döndürülerek delme işleminin yapıldığı öne sürülmüştür.
Başka bir teori ise avuç içlerinde ileri geri çevrilen bir çubuğun ucunda yer alan aşındırıcı kumun kullanıldığı fikrini içeriyordu. Bilinmeyen bir tarihte, çubuk ya da şaftın çevresine sarılan sırımın uçlarından çekilmesiyle verimli bir dönme hareketi elde edildi. Bu şekilde bir kayış ya da sırım matkap, aşındırıcı ya da uca saplanmış bir aletin ucu ile delme işlemi yapılabilirdi. Milin üst ucu, içinde rahatça dönebileceği bir ped ya da sokete ihtiyaç duyuyordu.
Taşta aşındırıcı delme, yüksek hızlı yay matkabı için çok uygundur. Daha büyük delikler için, toza indirgenmesi gereken malzeme miktarı, katı bir silindir yerine haddelenmiş bakır şerit gibi bir tüp kullanılması fikrine yol açtı. Buna karot matkabı denir Çünkü dönen boru ile taş arasında sıkışan aşındırıcı, çıkarılabilen bir maça içeren bir halkayı öğütür.
Üst Paleolitik dönemde yay icat edildikten sonra sırım uçları bir yay ile sabitlendi. Yay matkabı oluşturmak için şaft etrafına bir kiriş sarıldı. Bu icat, sadeliği nedeniyle 20. Yüzyıla kadar Avrupa’da küçük dükkânlarda kullanılmıştır. Hala dünyanın çeşitli yerlerinde kullanılmaya devam etmektedir.
Taşa uygulanan aşındırıcı delme işlemi yüksek hızlı yay matkabı için çok uygun bir işlemdir. Daha büyük delikler elde etmek için, toz haline gelmesi gereken malzeme miktarı, katı bir silindir yerine yuvarlanmış bakır şerit benzeri bir tüp kullanılmasına yol açmıştır. Bu tasarıma karot matkabı denir. Dönen boru ile taş yüzey arasına sıkışan aşındırıcı, çıkarılabilir bir maça içeren bir halka ile yüzeyi aşındırır.
Yeni ve daha karmaşık bir alet olan pompalı matkap, Roma döneminde geliştirildi. Mili yukarı ve aşağı Pompalı matkaplar Roma döneminde geliştirilen ve nispeten daha yeni ve karmaşık tasarıma sahip aletlerdir.
Mile aşağı yukarı hareket sağlayan çapraz bir parça, kordonlarla mil etrafına sarılıp çözülebiliyordu. Bu şekilde çapraz parça üzerine uygulanan aşağı yönlü bir itme, iş miline dönüş hareketi kazandırıyordu.
Mil üzerinde yer alan volan hareketin devamını sağlarken, matkap yavaşladıkça sarılı kablolar çapraz parçayı yükseltecek şekilde ters yöne doğru sarılırdı. Bir sonraki aşağı itme hareketi mili ters yönde döndürürdü.
En eski matkap uçları keskin kenarlara sahipti ve nihayetinde iki farklı kesme kenarına sahip ok şekillerini aldılar. Bu şekilleri, özellikle demir ya da çelikten yapıldıklarında etkiliydi.
19. Yüzyılın sonlarına kadar günümüzün fabrika yapımı spiral yivli matkapları, demirci yapımı uçların yerini alacak kadar düşük maliyetle üretilebildikleri zamana kadar yaygın olarak kullanıldılar.
Matkap ucu sınıflandırması ve avantajlarını öğrenmek ister misiniz? >> Matkap Ucu Sınıflandırması ve Avantajları
Temel burgu, Demir Çağı’nda delikleri genişletmek için kullanılan bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Enine bir diğeri olan ve uzunlamasına bir boruyu andıran tasarımı iki elle döndürülebilmesini sağlıyordu.
Burgu birkaç farklı şekilde bilenmiştir: yarım daire şeklindeki ucun iç tarafı, uzunluğu boyunca ya da ikisi birden bilenmiştir.
Uç, kaşık şeklinde dövüldükten sonra kenarları keskinleştirilir, bu sayede kenarlara ek olarak delik dibinde de kesim yapması sağlanırdı. İşlenen deliği temizlemek için burgu delikten çıkarılıp parçanın ters çevrilmesi gerekiyordu.
Talaşları yüzeye çıkaran spiral veya sarmal gövdeye sahip burgular, Roma Britanya’sından örnekleri olsa da aslında Orta Çağ’da ortaya çıkmış bir icattır.
Bilinen ve yaygın olarak kullanılan kollu burgu ilk olarak İncil’deki Joseph’i masasında resmeden 1425 tarihli bir eserde karşımıza çıkar. Bir ucunda döner göğüs ve diğer ucunda matkap ucu olan bir kranktan oluşan bu örnek ve diğer erken örneklerin küçük çaplara sahip oldukları görülmektedir.
Bu aletin işlevinin, daha büyük alet kullanımı için küçük ya da pilot delik açmak için olduğu öne sürülmüştür. Bu varsayım akla yatkındır çünkü geniş tahtadan yapılan krank, bürük bir parçayı itmek için yeterli güce sahip değildi. Bu durum daha sonra zayıf bölümlerin metal plakalarla takviye edilmesi ile giderildi. Bu uygulama her ne kadar 1860’da demir versiyonları ortaya çıksa da 1900’e kadar kullanılmaya devam etti.
Bu gelişme ile çapı bir inç’e kadar olan deliklerin tek elle kullanım ile delinmesini mümkün kılmıştır fakat daha büyük delikler için hala iki elli burgu gerekiyordu. 1505 tarihli bir Alman el yazmasında demir bir burgudan ve 1683 tarihli İngilizce bir kitap ise demircinin kullandığı metal bir burgudan söz etmektedir.
Erken dönem ahşap burgular, uygun saplı uçların birbiri ile değiştirilebildiği büyük bir yuvaya sahipti. Burgu demirden yapıldığında, uçlar basit tutuculara uygun kare saplarla tasarlanmaya başlandı ve kelebek vida ile sabitlendi. Bu gelişmeden kısa süre sonra vidalı ayna ve cırcır, modern takımlar için standardı belirlemek üzere tasarlandı.
1900’lere gelindiğinde fırdöndü, deri pul yerine bilyeli yatakla çalıştırıldı ve metal parçaları nikel kaplandı.
Yay ve pompalı matkaplar sadece küçük işlerde kullanıma uygundu ve biri sabitleme diğeri aleti çalıştırmak üzere iki el gerektiriyordu. Tek elli matkapların ortaya çıkışı 1825 yılını bulmaktadır.
Temel öğeleri, dik eğimli bir vida ve eşleşen bir somundan ibaretti ve sona doğru aşağı itildiğinde, vida ve bağlı uç dönüyordu. Modern matkap mevcut biçimini almadan önce, pek çok farklı prensip ortaya çıktı. Bu matkaplar hala ahşap benzeri hafif işlerde kullanıma uygundur.
1805 yılında dişli el matkabı icat edilene kadar metal işçilerinin küçük delikler açmak için başlıca yardımcıları yaylı ve pompalı matkaplardı. Diğer tüm aletler gibi, mevcut tasarımına ulaşana kadar pek çok geliştirme aşaması yaşadı. En büyük avantajı, tek yönlü hareket ettiğinde ve matkabı krank dönme hızından daha hızlı döndürebilen dişli düzeneğidir.
Tek yönlü hareket, daha iyi matkapların tasarlanması için öncül olmuştur ve talaş üretiminde daha üstün mekanik verimlilik sunan spiral oluklu matkapların gelişi de (1822) uzun sürmemiştir.
Üretimde olukların elle törpülenmesi bir üretim sorunu haline gelmiştir. Bu sorun 1860’larda freze makinesinin icadının ve evrensel bükümlü matkapların kullanımını mümkün kıldığı döneme kadar güncelliğini korumuştur.
Helezonlar, ahşap damarı boyunca delik açmak ve delik işlemek için kullanılan aletlerdi. Delik işleme ahşap borular, pompa gövdeleri veya tekerlek göbeklerinin üretilmesini sağladı. Pek çok farklı formda özel uçlar bu amaç için tasarlanmıştır.
Burgu veya uç tahta pimler (ağaç çivileri ve oyunlar) için delik ve bağlantı cıvataları yapmak için de kullanıldı. Modern burgu uçları, burguyu parçaya doğru çeken kesme kenarının önünde yer alan bir vidaya sahiptir.